Ali Hamaney: Milliyetçi İran’dan Daha Az Dini Politikalar ve Yeni Siyasi Hamleler

  • Anasayfa
  • Analizler
  • Ali Hamaney: Milliyetçi İran’dan Daha Az Dini Politikalar ve Yeni Siyasi Hamleler

Birçok kişi İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in 12 gün süren İran İsrail savaşında sığınağında terk edilip vurulacağını düşünüyordu. Fakat Hamaney, izole bir şekilde olmasına rağmen İran milliyetçiliğine dayanarak gücünü koruyabildi. Rejim büyük darbeler alsa da gücünü koruyabildi. Bu noktada içeriden büyük sızma girişimlerine liderliğini pekiştirerek yoluna devam etti.

Seyyid Ali Hüseyni Hamaney 1989’dan beri ülkesini uzun süren çekişmeli süreçlerden geçirerek gücünü devam ettirmektedir. Çünkü kendisi Ortadoğu’da en uzun süren devlet başkanlığı görevini yürütmektedir. Rıza Pehlevi döneminde ağır işkence ve cezaevi koşullarından geçen Ayetullah, ülkesini nasıl yöneteciği konusunda çok tecrübelidir. Bu durumdan dolayı rejimin düşeceğini söyleyenler için daima hayal kırıklığı olmuştur. Kasvetli bir Ortaçağ imajına rağmen İslam Cumhuriyetinin yüce lideri Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail ile yaşanılan savaşta dikkate değer bir siyasetçi olduğunu kanıtladı. ABD başkanı Trump’ın tehditlerine rağmen İsrail’in Tel Aviv ve Hayfa şehirlerine ağır bir şekilde bombalama emirlerini dile getirdi. Ortadoğu’da haleflerinin nasıl yok olduğunu bildiği için savaşın şiddetini kontrollü şekilde yaptı. Bu gelişmeler sonucunda gücünü kendi halkına gösterdi.

12 Gün Savaşlarında; yetkilerini küçük bir sadık gruba devredeceği, kendisinin yerine ise üç aday belirlediği söyleniyordu. Monarşinin son veliaht prensi Avrupa başkentlerinde destek toplarken içeride kendisine muhalif olanlar ise Katar üzerinden ABD ile görüşmeler yapmaya çalışıyorlardı. Ancak Ayetullah yıllardır ülkeyi yönetiyor ve ilerleyen yaşına rağmen elindeki Devrim Muhafızlarını gücünü pekiştirmek için kullanıyordu. Böylece İran toplumunda kendisine destek verenler için Batılı güçlere karşı bir kalkan olarak görüldü.

Z kuşağı’ olarak adlandırılan yeni nesil için İran’da yaşam dayanılmaz bir noktaya gelmeye başladı. Rejim ekonomiyi çok kötü yönetip, savaşın ağır faturasını ise İran halkına kesmeyi düşünmektedir. Yeteri kadar doğal kaynakları olmasına rağmen uluslararası ekonominin içinde olamamanın sorumluluğunu yeni nesil üstlenmek zorunda bırakılmıştır. Bütün bu gelişmeler bile Ayetullah için herhangi bir son anlamına gelmemektedir. Çünkü 1979’daki devrimin kalabalık halk kitleleri tamamen sindirilmiştir.

Hamaney İran’ı bölgesel bir güce kavuşturma fikri daima benimsemiştir. Bu savaştan sonra ise daha kararlı olmasına yol açmıştır. Bu hırs Hamaney için yeni bir savaşın kapıda olduğunu göstermektedir. Çünkü İsrail Başbakanı Bibi görevde olduğu sürece İran konusunda daha sert adımlar atacaktır. Unutulmamalıdır ki İslam Cumhuriyeti için doğal düşmanlar Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’dir. Bu travmanın asıl altında yatan sorun ise Filistin yanlısı olmak değil, İran-Irak savaşında yaşanılan ağır acılardır. Rejim eğer bu savaşta bu kadar insan kaybı yaşamasaydı gücünü pekiştiremezdi. İran halkının derin hafızasında bu savaş daima yaşamaktadır. Bu çatışmalı süreç ülkenin genel stratejik kültürünü şekillendirmeye devam edecektir.

Hamaney zorlansa bile ülkesini ölümüne savunması gerektiğini çok iyi bilmektedir. Şii İslam mezhebine dayanan bazı temel ilkeler vardır. Bunlar şehitliği adalet ve hakikat uğruna sadakat ve fedakarlığın en yüce eylemi olarak görünmesinden geçmektedir. Ancak sadece bu yeterli bir durum değildir. Aynı zamanda bu savaş sonunda milliyetçiği ve birlik çağrısını kendisinde bir amaç olarak kullanmak istemektedir. Vatanını her şeyin üstünde tutan bu anlayış cesaretli olması gereken muhaliflerin üzerinde bir baskı aleti haline dönüşebilir. 13 Haziran’dan önce cesaretli çıkışlar yapan İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan için ise yeni günlerin politik olarak daha sert yürütülmesini zorunlu kılmıştır. Reformcu politikacılar için İran’ın içlerine doğru hakim olan milliyetçilik kaçınılmaz bir durum olmaya başlayacaktır.

İsrail ve İran muhalefeti kitlesel bir ayaklanma olasılığını gerçekleşebileceğini düşündüler. Birçok İranlı rejimin düşeceğini arzulasa da paradoksal olarak İsrail’in sivillere yönelik bombaları sonucu düşman haline gelip, İran milliyetçiğinde birleşebilir. Yaşanılan durumda tam olarak bunu göstermektedir.

Hamaney için Batıyla çatışma kendi hayatının uzatılması anlamına gelmektedir. Bu nedenle muhaliflerin düşündüğü ayaklanma şu an için küçük bir olasılıktır. Fakat bazı durumlarda rejimin kendi şahsi güvenliğini tehdit eden zamanlarda ani bir makas değişimine girmek zorunda kalmıştır. Ateşkesin sağlanması ise bunun nesnel bir kanıtıdır.

Sonuç olarak, nükleer tesisleri ciddi hasara uğramasına rağmen Hamaney imajını düzeltmek için Tahran ve diğer şehirlerde görkemli cenaze merasimleri düzenleyerek zafer kazandığını iddia etti. Hatta ABD’ye teslim olmadığını böyle bir süper güce karşı direndiğini İsrail topraklarına hasar veren bir lider olarak kendini göstermeye devam etmektedir. Böylece İran halkının hoşnutsuzluğunu şu an için bastırmış ve birçok tartışmayı ertelemiştir. Hamaney ateşkes sonucu ilk konuşmasında 90 milyonluk İran halkının birliğinden bahsederek milliyetçiliği pekiştirmiştir. Hamaney liderliği konusunda bütün dünyayı uyarmıştır. Çünkü Katar topraklarında az hasarlı olsa da ABD’ye saldırmış ve koltuğunda oturmaya devam eden tek lider olarak önümüzde durmaktadır.

Yazar: Yusuf KARATAŞ / Bologna Üniversitesi, Tarih ve Doğu Çalışmaları YL Öğrencisi

Leave A Comment

At vero eos et accusamus et iusto odio digni goikussimos ducimus qui to bonfo blanditiis praese. Ntium voluum deleniti atque.

Melbourne, Australia
(Sat - Thursday)
(10am - 05 pm)