Geçtiğimiz hafta sonu CHP’de yerel yönetimler çalıştayı vardı. CHP bu toplantıyla 31 Mart 2024 seçimlerini başarıyla tamamlayarak göreve gelen/görevini devam ettiren tüm belediye başkanlarını ve Genel Merkezin en yetkili mensuplarını bir araya getirdi.
Çalıştayın amacını toplantının resmi adından anlayabilmek mümkün: “İktidar Yolunda CHP Belediyeciliği Çalıştayı.” Beş ay önce yaşadığı değişimin ardından girdiği ilk seçimde 47 yıl sonra birinci parti olmayı başaran CHP’de hedef artık genel seçimleri kazanmak. Bunu başarmanın yolu ise partinin yerel seçimleri kazanarak elde ettiği büyük fırsatı en doğru biçimde kullanmasından geçiyor. Nitekim, çalıştayda Genel Başkan Özgür Özel’in başlıca vurguları ve başkanlara yaptığı uyarılar da tümüyle bu doğrultudaydı.
CHP’nin eline büyük bir olanak geçtiği kesin. Zira ülke nüfusunun %65’ini ve ülkedeki ekonomik faaliyetlerin %80’ini barındıran yerleşim birimleri artık CHP’li belediyeler tarafından idare edilecek. Burada sergilenecek olumlu performans, tıpkı İstanbul ve Ankara’da olduğu gibi Türkiye’nin genelinde de CHP oylarını olabildiğince üst noktaya taşıyacak ve CHP’yi iktidar için gerçekçi bir alternatif haline getirecek.
Belediyeler tüm dünyada, halkın devletle doğrudan ilişki kurabileceği ve taleplerini, eğilimlerini en kolay şekilde yansıtabileceği kurumlardır. Ama belediyelerin Türkiye’de önemi daha da büyüktür. Çünkü ülkemizde merkezî iktidar, politikalarını partizan bir bakış açısıyla devam ettirmekte ve çoğu zaman ülkeye değil dar parti çıkarlarına hizmet etmeye çalışmaktadır. Bu yüzden belediyeler, Türkiye’de bu partizanca yaklaşımdan şikayetçi olan tüm yurttaşlar için nefes alabilecekleri kanallar olmalıdır.
Bu anlamda, AKP iktidarının halkta rahatsızlık yarattığı temel konularda CHP’li belediyelerin ortaya koyacakları yaklaşım, CHP’nin iktidar alternatifi olduğu yönündeki iddiasını çok güçlendirecektir. Bu hususları beş başlıkta özetlemek mümkün; ekonomi, demokrasi, hukuk, toplumsal huzur ve göçmen sorunu.
1) Ekonomi
Ülkedeki en acil sorun dibe vurmuş durumdaki Türkiye ekonomisi. AKP’nin yolsuzluklarla örülü ve bilim dışı ekonomi yönetimi hem ülkeyi iflasın eşiğine getirdi hem de ülkede zengin ve fakir arasındaki gelir farkını çok artırdı. O halde CHP’li belediyeler bir taraftan kendi sunacakları teşviklerle yeni iş sahaları açmalı, tarım sübvansiyonları sağlamalı, kooperatif usulü satışı yaygınlaştırmalı ve meslek kazandırma kurslarını yoğun olarak faaliyete geçirmeli hem de sosyal demokratik ilkelere de uygun biçimde dezavantajlı grupları kayıracak ve gelir dağılımı adaletsizliğini törpüleyecek programları devreye sokmalıdır. Bir model olarak İBB’nin sosyal belediyecilik anlayışı, ülkedeki ekonomik yıkım koşulları düşünüldüğünde acilen ülke sathında hayata geçirilmelidir.
2) Demokrasi
AKP Erdoğan’ın otoriter yönetimi altında Türkiye’yi gittikçe daha da tek sesli ve tek renkli hale getirmeye çalışmaktadır. Buna karşılık CHP’li belediyeler, en başta demokrasinin olmazsa olmazı olan sorgulama hakkına saygı duymalı ve halkın beklenti ve tercihlerini periyodik olarak ölçümlemelidir. Belediye meclisleri belediye başkanının her istediği kararı çıkarabildiği yerler olmamalı, aynı parti mensuplarından gelse dahi itirazların ve farklı fikirlerin varlığı değer kabul edilmelidir. Aynı zamanda, partinin atacağı adımlar her şeyden önce kamu yararını sağlamayı amaçlamalı, bu amaç gözetilirken de toplumun kültürel renkliliğine ve farklı yaşam tarzlarının varlığına gereken hassasiyet gösterilmelidir.
3) Hukuk
Ülkemizdeki sorunların temel sebebi hukuktan uzaklaşmaktır. AKP iktidarı, attığı adımlarda yasalara uymamayı alışkanlık haline getirmiş, bu da Türkiye’yi öngörülebilir ve kurumsal işleyişi olan bir ülke olmaktan çıkarmıştır. O halde CHP’li belediyeler öncelikle yasalara saygılı davranmalı, adaletin taşıyıcısı olmalıdır. Bunun için beş hususa özellikle dikkat edilmelidir. 1) Önceki idarelerin bilançoları incelenmeli ve görevin kötüye kullanıldığı net verilerle ortaya çıkarsa yargı yoluna gidilmeli, 2) İsraftan kesinlikle kaçınılmalı, 3) İşe alım ve atamalarda liyakat esas alınmalı, 4) İhaleler tümüyle şeffaf biçimde yapılmalı, 5) Başkanlar başta olmak üzere belediyelerde görev alanların parasal ilişkileri mercek altına alınmalıdır.
4) Toplumsal Huzur
AKP’nin Türkiye’ye verdiği en büyük zararlardan biri yıllardır halkı birbirine karşı cepheleştirmesi oldu. Fakat Türkiye’de insanlar artık sürekli birilerinin hedef gösterilmesinden sıkıldı ve kapsayıcı bir siyaset anlayışını özlemeye başladı. İşte tam bu noktada CHP’li belediyeler ötekisi olmayan bir politikayı şiar edinmeli ve toplumsal birlik beraberliğe katkı sağlamayı hedeflemelidir. CHP’li belediyeler, belediye hizmetlerinde ayrımcılığın zerresine bile yer vermemeli, halkı “kendisine oy verenler ve vermeyenler” şeklinde ikiye ayırmayacağını sadece söylemleriyle değil eylemleriyle de ortaya koymalıdır. CHP belediyeleri, halk kesimleri arasındaki karşılıklı hoşgörünün ve bir arada yaşama kültürünün teminatı olmalıdır.
5) Göçmen Sorunu
Türkiye’de acil çözüm bekleyen ve halkta çok rahatsızlık yaratan bir diğer sorun ülkedeki aşırı göçmen nüfusudur. AKP iktidarının bilinçli bir tercihiyle, Türkiye sığınmacı deposu haline getirilmekte, bu da hem ülkenin demografik yapısını değiştirmekte hem de asayiş sorunlarına sebep olmaktadır. AKP iktidarının bu konuda hiçbir adım atmadığı düşünüldüğünde, bu sorunun üzerine gidilmesi CHP’li belediyelere büyük puan kazandıracaktır. Bunun için, belediyeler her şeyden önce bir bilgilendirme çalışmasına girişmeli, AKP’ye bağlı makamların verdiği rakamlara güvenmeyerek her yerleşim biriminde ne kadar kayıtlı/kayıt dışı göçmen olduğunu tespit etmeli ve bunu halka duyurmalıdır. Göçmenlere ait ruhsatsız iş yerleri mühürlenmeli, kaçak işçileri bu yerleşim birimlerine getiren organize çeteler afişe edilmelidir. Fakat CHP belediyeleri bunları yaparken asla bir kültürü veya etnik/kültürel grubu hedef aldığı gibi bir imaj ortaya koymamalı, ırkçı tahriklerden asla etkilenmemelidir.
Sözün özü, CHP’li belediyeler genel seçime giden azami dört yıllık süreç boyunca AKP iktidarının ihmal ettiği ya da bilinçli/bilinçsiz kötü yönettiği tüm alanlarda boşlukları doldurmalı ve daha iyisini yapabilecekleri güvenini halkta yaratmalıdır. Bunun için kendi görev alanlarının verdiği yetkileri en üst derecede kullanmalı ve ülkenin ekonomik ve sosyopolitik açıdan yaşadığı darboğazda insanlara “Biz sizin yanınızdayız” mesajını somut örneklerle vermelidir. Bu anlamda, CHP’li belediyeler, CHP’nin kurmuş olduğu “Gölge Kabine” türevi bir görev üstlenecek ancak icra makamında oldukları için bu görevi çok daha işlevsel biçimde yerine getirebilecektir. Bu alanda başarılı olunması CHP’nin ilk genel seçimde hem Cumhurbaşkanlığı makamını hem de meclis çoğunluğunu almasını sağlayacaktır.
Yazar: Doç. Dr. Can KAKIŞIM